salmak

salmak
(salar)
1) В, Д растя́гивать, расстила́ть; стели́ть

yatak salmak — постели́ть посте́ль

2) В, Д пуска́ть, отпуска́ть

hayvanları çayıra salmak — выпуска́ть скот на па́стбище

3) сро́чно отправля́ть, сро́чно посыла́ть

haber salmak — [сро́чно] извеща́ть; посыла́ть весть

4) В, Д сажа́ть (в печь); броса́ть, класть (в кастрюлю)

ekmeği fırına salmak — сажа́ть хлеб в печь

5) В, Д выводи́ть, выдвига́ть

gemileri engine salmak — выводи́ть корабли́ в откры́тое мо́ре

6) В распространя́ть, се́ять

korku salmak — се́ять страх

7) В, Д вверга́ть

başını derde salmak — вверга́ть [себя́] в беду́

8) В, Д облага́ть (налогом)

ona beş lira salmışlar — его́ обложи́ли нало́гом в пять лир

9) В, Д натра́вливать

tazıyı tavşana salmak — натра́вливать борзу́ю на за́йца

10) Д броса́ться, набра́сываться, напада́ть

ayı insana salar — медве́дь напада́ет на люде́й

11) В, Д опуска́ть

soğutmak için kuyuya sukabı salmak — опуска́ть сосу́д с водо́й в коло́дец для охлажде́ния


Büyük Türk-Rus Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Полезное


Смотреть что такое "salmak" в других словарях:

  • salmak — i, e, ar 1) Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı. E. E. Talu 2) İvedilikle yollamak, hemen göndermek Bununla… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • salmak — koymak, bina etmek; atmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • salmak — atmak; bir ;eyle işaret etmek; göndermek, götürmek; toplamak, toplu hale getirmek II, 24 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • salmak — inek vb. sağmak, başından göndermek …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • dal budak salmak — 1) karmaşık bir biçimde yayılıp genişlemek Samimiyetimizin her köşesinde heybetli çınarlar gibi dal budak salmıştı. O. S. Orhon 2) soy yönünden genişleyip yayılmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ün almak (veya kazanmak veya salmak veya yapmak) — ünü herkesçe bilinmek ve her yerden duyulmak Dünyaca ün almış Mark Twain Derneğinin fahri üyeliğini aldığını duyunca... S. F. Abasıyanık Ramazan, sertliği, zulmü ile ün salmış bir kabadayı idi. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kök salmak — 1) iyice tutunmak, sağlamlaşmak, yayılmak, köklenmek Benliğe kök salan gönül bağlarını kim tarif edebilir? H. E. Adıvar 2) bir yere iyice yerleşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • salma salmak — genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden para toplamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şöhret salmak — ünü yayılmak Burada jandarma teğmeni olsun da daha bir defa, Ankara da şöhret salmış olan o gözleri görmesin. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nam salmak — ününü her yana yaymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • merak sarmak (veya duymak veya salmak) — (bir şeye) bir şeyi edinme, yapma veya onunla uğraşma isteğine kapılmak, bir şeye eğilim duymak Miralay beyimiz, emekli olduktan sonra komisyonculuğa kalkan veya cins tavuk yetiştirmeye merak salan soydan değildir. H. Taner Bu adama, her gördüğüm …   Çağatay Osmanlı Sözlük


Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»